
Yalnız sâkit bir elhân...
Ooh, hayâl-perverde
ihtizâz ediyor gibidir gürîhte bir âb-ı bârân;
bu mevce kapılır, haylaz, kaçarım hâbımdan.
bu mevce kapılır, haylaz, kaçarım hâbımdan.
Bak, aheng-i girye-feşân
karşısında bir perde
uçuşmak istiyor gibi bâd-i bükâ ile sallanır;
zarar yok, o, bu levhâyı ne vakit görse tanır…
uçuşmak istiyor gibi bâd-i bükâ ile sallanır;
zarar yok, o, bu levhâyı ne vakit görse tanır…
Masanın üzerinde,
bakınız, bir iki eski risâle;
yanındaki sünbüller boyun eğmiş, solgun,
gelmez can vermek elinden kalb-i mazlûmun.
yanındaki sünbüller boyun eğmiş, solgun,
gelmez can vermek elinden kalb-i mazlûmun.
Böylece bakarım
karşımdaki rûh-i tağdîle,
perdenin ardında râkid, bembeyâz bir deniz,
âgûşumda bir bebekmiş gibi sallanır, sessiz.
perdenin ardında râkid, bembeyâz bir deniz,
âgûşumda bir bebekmiş gibi sallanır, sessiz.
Âh, ey şikeste hayât! Ey,
kalb-i elem-perverim!
Bırak saçlarınla sallansın, sallansın gene rüzgâr,
mâssetsin sûretini semâdan sızan yağmurlar!
Bırak saçlarınla sallansın, sallansın gene rüzgâr,
mâssetsin sûretini semâdan sızan yağmurlar!
Rûh-i perestişkârânem!
Bak, artıyor kederim
temâşâ etdikçe kalbimdeki makber-i meyli,
böyle geçmekde, -yazık!- ömrümün her leyli!..
temâşâ etdikçe kalbimdeki makber-i meyli,
böyle geçmekde, -yazık!- ömrümün her leyli!..
Peki mutmain mi vicdânın,
ey, leyl-i serâir?
Yine dağılacak, süslenip sabâh olacaksın,
sen gitdikçe, âh, bu rûhu hangi emel sarsın?..
Yine dağılacak, süslenip sabâh olacaksın,
sen gitdikçe, âh, bu rûhu hangi emel sarsın?..
Bir semâ ki, hasret-i
mâhımla mütegayyir...
İşte sabâh oluyor, karşımda o deryâ-ı sükûn;
mehtâb-ı zî-huzûr, sen niçin gülümsüyorsun?..
İşte sabâh oluyor, karşımda o deryâ-ı sükûn;
mehtâb-ı zî-huzûr, sen niçin gülümsüyorsun?..
Frédéric François Chopin - 24 Préludes, Op. 28: No.15 in D Flat Major
26, IV, 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder