Eshâr-ı bahârı seyrediniz…
Hep şûh-ı mülevven!
Hep yeşil, dest-i hazândan girîzân yapraklar tâze,
beyaz bir güvercin zî-huzûr, mevkin-i lâlinden
pür-neş`e başlar pervâze.
beyaz bir güvercin zî-huzûr, mevkin-i lâlinden
pür-neş`e başlar pervâze.
Bir tirâje-i münevver
izler ufuktan, pür-handân
şu ezhâr-ı hayâtı… Güzelsin, ey hande-zen çiçek!
Yazık!.. Ezince pâyinde seni mengene-i hazân
nûrun müebbeden sönecek.
şu ezhâr-ı hayâtı… Güzelsin, ey hande-zen çiçek!
Yazık!.. Ezince pâyinde seni mengene-i hazân
nûrun müebbeden sönecek.
Evet, sönecek!.. Her
çiçek için solmak mukadder…
Sen de söneceksin, emel gibi, ey gonce-i rengîn!
Lâkin ne zarar eğer pür-sâye örtülürse mezher?..
Sen solsan da güzelsin.
Sen de söneceksin, emel gibi, ey gonce-i rengîn!
Lâkin ne zarar eğer pür-sâye örtülürse mezher?..
Sen solsan da güzelsin.
Solsan da güzelsin!.. Ey,
seng-i mezâr-ı rûhum,
medfenimde saçılsa sünbülünden uçuşan ıtır
belki mesrûr olur penâh-ı sükûn-ı mecrûhum.
Nîsân kalbimde yaradır.
belki mesrûr olur penâh-ı sükûn-ı mecrûhum.
Nîsân kalbimde yaradır.
24, IV, 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder