Gel, ey ümîd-i perestîde, bir surûdunla
bugün melâl ü neşâtım tekarrür eyliyecek;
tekarrür eyliyecek refref-i vürûdunla
ümîd-i mes`adetim, ye`s-i mâtemim, bî-şekk...
Bu ıztırâb-ı tereddüdle mahvolurdum ben
hayâlin olmasa hâkim hayât-ı hulyâma;
tehayyülünle sükûn bulduğum zaman, bilsen,
ne müjdelerle gelirsin harîm-i rüyâma.
Dudaklarında yeşil, tâze, nazlı bir yaprak,
gelir sükûnla, konarsın yavaşça pencereme;
dudaklarımla o berk-i ümîdi ben kaparak
samîm-i rûhuma saklar, derim ki: «İncinme!»
Bu böyle kaç gece, kaç def`adır tekerrür eder;
dudaklarında gelen müjdeler, o yapraklar
samîm-i rûhuma bastetdi bir hadîka-i ter;
bu lâne şimdi yeşil, tâze bir emel saklar...
Gel, ey ümîd-i perestîde, bir nigâhınla
bugün melâl ü neşâtım tekarrür eyliyecek;
tekarrür eyliyecek refref-i cenâhınla
ümîd-i mes`adetim, ye`s-i mâtemim, bî-şekk!
17, XII, 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder